HOŞGELDİN EKİM
Sonra daha fazla ne kadar kötü olabilirler diye düşündüm.Kirli düşüncelerinden arınabilme ihtimallerini değerlendirdim.Olmadı olduramadık.Dünyanın yada zamanın oyunsal döngüsünün bir parçası olduğu aklıma geldi.Aksi olamıyordu yada olduramıyorduk.İkili ilişkilerde bir tarafın hep daha fazla duygu karmaşasında olduğunu izledik.Hissettik Eylülde kaybolmuşluklarımızı Ekim de bulmaya çabaladık.Ve yine olmadı.
Yine olduramadık.
Çaresizlik değil, hüzün değil, sevgi değil sadakatsızlık hiç değil ne bilmiyoruz kimse bilmiyor.
Hep bir eksikle başladık
Puzzle parçalarında bir eksikle toparlamaya çabaladık
Bu sefer le başlayan bütün cümlelerin sonunu *yine* ile sonlandırdık.
Keşke dememeliyim.
Keşke dememeliyiz.
İnanmak yada inanmak istemek iki ucu b*klu değnek diyebiliriz.
İç dünyanızdaki kavganın ana başlığı diyebiliriz
Yanlış yada doğruları bir bir sıraladığınızda hatanın aslında yanlış kişinin doğru zamanda geldiğini düşündüğümüzde başladığını gördük.
Yanılıyoruz
Yanıldık
İyi niyetlerinizin hepsini duvarda sıraladığınızda boş bir odanın tam ortasında buluyorsunuz kendinizi.
Daha kaç düş kırıklığı daha kaç pişmanlık kaç yanılgı…
Hayır hayır doğru değil bir hata var.
Hatanın tam merkezindeki iyi niyet…
Şimdi ben bütün iyi niyetlerimi bir kenera bırakıp yeniden kanatlanmayı düşlüyorum.
Zamanın bize sunmuş olduğu tohumları ekmek…
Döngüyse eğer bunun adı, bir zamanlama oyunu ise kuralına göre yaşamaksa doğru olan;
Hoşgeldin Ekim.
Hoşgeldim ben.
Yorumlar
Yorum Gönder